11 Mart 2017 Cumartesi

Shopia

Yunanca "seviyorum anlamına gelen "phileo" sözcüğü ve "bilgi»  anlamına gelen "sophia" sözcüğünün birleşiminden oluşan felsefenin sözcük anlamı, "bilgelik sevgisi" ya da "bilgi sevgisi"dir. Yani bilgeliğe ve bilgiye değer vermek, onları önemsemek ve hatta en değerli şeyler olarak görmektir.


Yedi liberal sanatın merkezinde duran felsefe, Herrad von Landsberg,(1180)

Dünyanın her yerindeki siyasi gelişmeler bizi siyaset ve ahlak üzerine tekrar düşünmeye sevk ediyor. Türkiye'deki siyasi gelişmelerse öylesine yakıcı ve hızlı ki bütün dikkatimizi üzerine çekiyor. Gerçekten tarihi öneme sahip olaylara    tanık oluyoruz. Bunları doğru kavramak için düşünen herkes büyük çaba sarf ediyor. 

Günümüzde felsefe, küresel anlamda siyasetin neliğine dair tekrar tekrar düşünmeye mecbur.

Felsefe (philosophia) terimi ilk kez, İlk Çağ'ın ünlü Yunan matematikçisi ve filozofu Pythagoras (Pisagor), (MÖ 580-500) tarafından kullanılmıştır.
Bilgeliği seven, bilgiyi arayan ve ona ulaşmak isteyen kişilere filozof denir.
Başlangıçta tüm bilim ve disiplinleri içeren felsefenin, daha sonra kendisinden ayrılan tüm diğer disiplinlerden konusu ve yöntemiyle ayrıldığı görülmektedir. Felsefenin konuları; genel olarak varlık, bir bütün olarak evrenin kendisi ve insanın eylemlerini, yaşamını ve yazgısını en temel bir biçimde etkileyen şeylerdir. Bilim bilgi verir, felsefe ise bilginin ne olduğunu, neyi ve nasıl bilebileceğimizi araştırır. Bilimlerin ayrı ayrı ele aldığı konuları felsefe, bir bütün olarak ele alır ve bu bağlamda en genel ilkelere ulaşmaya çalışır.

Felsefe ilk olarak M.Ö. 7.yy’da İyonya uygarlığında önemli bir ticaret merkezi ve liman kenti olan Miletos (Milet) kentinde ortaya çıkmıştır.
Thales (MÖ 624-546) ile başlayan bu süreçte, doğal olaylar yine doğal nedenlerle açıklanmaya çalışılarak insan aklının yeterli olduğu inancı sağlanmaya çalışılmıştır.
Felsefe ilk olarak İyonya’da ortaya çıkmıştır. O dönemde bu koşulu ilk gerçekleştiren kişi de Miletli Thales’tir. Thales yunan dini ve mitolojisinin açıklamalarıyla yetinmeyip akla dayalı açıklamalar yaparak evrenin ilk ana maddesi (Arkhe) sorununa cevap aramıştır.

O zamanın en büyük filozoflarından biri de Sokrates’tir. Sokrates adalete ve yasaya büyük önem vermiştir. Dünyaya en etkili filozoflardan biri olan Platon’u eğitmiştir.
Platon için ahlak ve erdem anlayışı çok önemlidir. Platon’un felsefi çabalarının en yüksek amacı tek tek insan bireylerinin ve bir bütün olarak toplumun ahlaki bir yüksekliğe eriştirilmeleri ve mutlu kılınmalarıydı. Platon, mutluluğu gerek insan bireyleri, gerekse toplum ve site için nihai amaç olarak görmekteydi. Ahlak anlayışı da mutluluğun elde edilmesi amacına yönelmişti. Bu yüzden Platon’un ahlak anlayışı bir “mutluluk ahlakı” olarak nitelenebilir.
Platon’a göre mutluluğu sağlayabilecek şey iyilikten başkası değildi. Bu yüzden iyiye benzeyen, mümkün olduğunca iyi olmaya çalışan bir insan, aynı zamanda kendi doğasını  tamamlamak yolunda mesafe kat etmiş, kendine yeterli hâle gelmiş insandır.
Platon’a göre erdem ruhun düzenidir. Ruhun düzeni ifadesiyle kast edilen şey, ruhun parçalarının doğalarına uygun durumda olmalarıdır.



Bu değerlendirmelerden yola çıkarak erdemin aynı zamanda ruhun doğası anlamına geldiği sonucuna varmak mümkündür. Çünkü erdem, ruhu iyi kılacaktır. 
Erdem ancak düzen ile sağlanabildiğine göre, düzen bir şeyin doğasına uygun durumda olması, doğasını gerçekleştirmiş olmasından başka bir şey olmaz. Platon, bu kabullerden yola çıkarak erdemi ve başlıca erdem türleri olan doğruluk ve adaleti daima insanların ya da toplumların doğalarıyla açıklamak yoluna gitmiştir.
Platon erdemi insan doğasıyla ilişkilendirir. Ona göre erdem insanın doğasına uygun durumda olmasıdır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder